5 Aralık 2010 Pazar

Devlet eliyle şiddet!

        Dün akşam televizyon ekranlarına, bugün gazete sayfalarına baktınız mı? Ekranlar da sayfalar da polisin sanki hırs alırcasına dövdüğü, Hürriyet gazetesinin başlığıyla "Böcek ilaçlar gibi" gözyaşartıcı gaz sıktığı öğrencilerin iç acıtıcı manzaralarıyla dolu... Demokrasi, hak, hukuk, özgürlük nidalarının yükseldiği; herkesin birbirine küfürler savurduğu, devletin, cumhuriyetin kurucularına bile hakaretlerin yağdırıldığı ve bütün bunların "ifade özgürlüğü"ne sığınılarak yapıldığı bugunun Türkiye'sinde öğrencilere devlet eliyle uygulanan şiddeti gördünüz mü?
        Ne istemiş bu öğrenciler? İstanbul'da rektörlerle buluşacak olan Başbakanı protesto etmek... Aslında "Ne istemiş bu öğrenciler" diye sormak da hata. Sanki bu dayağı hak etmişler mi hak etmemişler mi diye sormak gibi algılanabiliyor. İstekleri ne olursa olsun demokrasinin yerleştiği hiçbir ülkede, hiçkimseye böyle şiddet uygulanamaz! Hem de devlet eliyle! Hem de 25 Kasım "Kadına Karşı Şiddete Hayır" gününün hemen ardından... Kadına Karşı Şiddete Hayır; Devlet Eliyle Öğrencilere, Kız Öğrencilere Şiddete Evet... İşinize gelince hayır, işinize gelmeyince evet... Bu nasıl bir şeydir, nasıl bir demokrasi anlayışı, nasıl bir çelişkidir?

Daha birkaç gün önce, içi boşaltılan kavramlardan "Kadına Karşı Şiddet"in kınandığı 25 Kasım'da, TBMM'deki siyasi partilerin kadın milletvekilleri biraraya gelip basın toplantısı düzenlemiş ve ortak bir bildiri okumuşlardı. Bildiriyi okuyan, Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Güldal Akşit, yasal düzenlemelerin kadınları şiddete karşı korumada gerekli ama yeterli olmadığını belirtmiş, esas değişimin zihniyetlerde olması gerektiğinin altını çizmişti. Ve daha da önemlisi nereden gelirse gelsin kadına
uygulanan her türlü şiddet ve ayrımcılığa karşı toplumu mücadele ve dayanışmaya davet etmişti. (Umarım bugünkü gazetelerde özellikle yerlerde sürüklenen koz öğrencilerin fotoğraflarına da aynı duyarlılıkla bakarlar) Aynı gün devletin pek çok yetkilisi de demeçler vermiş, yazılı sözlü açıklamalar yapmıştı. Örneğin Devlet Bakanı Egemen Bağış "21. yüzyıl dünyasında kadına karşı uygulan şiddetin ulaştığı boyutun, bugün böyle bir günü anmamızı gerekli kılması utanç vericidir" demişti.
        Şimdi biz de toplum olarak aynı daveti, aynı milletvekillerine, bu kez de öğrencilere uygulanan bu şiddeti kınamaları için yapalım. Yine biraraya gelsinler, yine ortak bir bildiri okusunlar ve devlet eliyle öğrencilere uygulanan bu şiddeti kınayıp, uygulayanların cezalandırılmalarını istesinler. Kadına karşı şiddeti kınayan Egemen Bağış, 21.yüzyılda öğrencilere devlet eliyle uygulanan bu şiddeti de utanç verici olarak ilan etsin... Ve tüm yetkililer bu zihniyetin değişmesi için uğraş versin. Çünkü ben üniversiteyi bitireli çok yıllar oldu ama üniversite öğrencilerinin siyasi ve politik düşüncelerini yansıtmalarına olan bakış hiç değişmedi. Demokrasi
havariliğinin alıp başını gittiği bugünün Türkiye'sinde bile durum aynı... Sesini kes!...