24 Aralık 2010 Cuma

Tarhana tartar boğazımı yırtar, baklava kardeş gel beni kurtar

        Tv reklamlarını seyredenlerdenseniz dikkatinizi çekmiştir belki de. Bir bisküvi reklamı var; hani şu Van Gogh'un "...Buğday Tarlası" tablosunu hatırlatırcasına salınan sarı sarı başakların görüntülendiği reklam. Görselliğinin o kadar etkisinde kalmışım ki ve o gördüğümün beni götürdüğü geçmişin, bisküvinin adını unuttum. Reklam aslında benim hissettiğim o duyguyu değil de muhtemelen "tarladan pakete el değmeden" dercesine bisküvinin katıksızlığını, doğallığını, ev yapımı gibi lezzetini anlatmak istemiştir. Ama ben şimdiki şu şanssız çocuklara "...mış" gibi gibi sunulan, beslenme çantalarına ya da çay saatlerinde tabaklarının kenarına paketiyle konulan bisküvinin, bırakın elektrikli fırını, mutfağımızdaki büyük kuzinede piştiğini, üzerindeki fındıkların nasıl kızardığını, evi saran kokusunu iyi bildiğimden, bütün duyularımla o kuzineyi, o kurabiyeleri, o kokuyu hissettim reklamı her izlediğimde ve bütün bunları özledim. İşte o yüzden de bisküvinin adını unuttum; hatta belki zihnim bilerek reddetti hatırlamayı! Tıpkı tarhana çorbalarında olduğu gibi...
        Yazın pek çorba içenlerden değilim ama kışın da vazgeçemeyenlerden. Ve nedendir bilmem kendimi biraz hasta gibi hissettiğimde limonlu şehriyeden başka çorba içemediğim gibi, havalar soğudunda da tarhanadan başkasını içemem. Hem de biraz acısından, ekşi tarhana denileninden. Şimdilerde tatlısını bilen belki de pek kalmamıştır ama tarhananın evlerde yapıldığı yıllardan kalan 'ben' gibiler eminim hatırlıyordur.
Gerçi bu kadar ahkam kesiyor gibi görünmeme rağmen ben de sadece sütle yapıldığından ve daha çok da ekşi dediğimiz acı olanını pek sevmeyen, içemeyen çocuklar için yapıldığından başka bir şey hatırlamıyorum. Ha, bir de renginin beyaz olduğu kalmış aklımda.Ama benim asıl hatırladığım o kırmızı biberli sıcak tarhanayı içmekte zorlandığımızda büyükannemin durumu biraz yumuşatıp çorbanın acısına tat katmak için söylediği o meşhur mani...
        Tarhana tartar boğazımı yırtar
        Baklava kardeş gel beni kurtar...
        Şimdi çocuklara bu mani söyleniyor mu bilmiyorum; belki de söyleniyordur ama ben hazır çorba reklamlarını da her gördüğümde bu maniyi ve tarhananın ucu kıvrılıp duvara asılan beyaz bez torbasını hatırladığımdan, bu çorbaların markasını da bir türlü hatırlayamıyorum. Ya da zihnim bilerek reddediyor hatırlamayı...
        Şimdiki çocuklar bir harika! Doğrudur ama şimdiki çocukların reklamlardaki her ürünün markasını sular seller gibi hatırlayışları, belki de o bisküvilerin, kurabiyelerin evi saran kokusunu, fındıkların hafif kızarmışlığını, tarhananın boğazlarını yırttığı esnada ardından baklavanın gelip kurtaracağını müjdeleyen manisiyle duvara asılı beyaz bez torbalarını bilmemelerindendir...