7 Ocak 2011 Cuma

Sade suya solculuk...

       Bilgi Üniversitesi Görsel Tasarım Bölümü'nde okuyan bir öğrencinin bitirme tezi olarak hazırladığı porno film bir anda ülke gündemine bomba gibi düştü ve ekonomik, siyasi, toplumsal vs. aklınıza gelebilecek her türlü konuyu bir anda unutturuverdi. Ve alışık olduğumuz üzere ülkeyi de tam ortadan ikiye bölüverdi! İşte tam da bu noktada yine alışık olduğumuz üzere bilimi insanları için değil de kendileri için yapan (o da yapıyorlarsa tabi), bu özellikleriyle ağırlıklı olarak siyasetin sol yanında bulunan bilim insanlarımız 'porno' hikayesine balıklama dalıp bir yerinden tutuverdiler. Vatandaşı hala eşeğe toplu tecavüzdan hakim karşısına çıkan yurdumun bilim insanlarının bu tartışmayla ilgili, o çok anlaşılır yorumlarına bir göz atalım, bakalım neler yumurtlamışlar:
        Prof.Dr.Mehmet Altan: Burada bakılması gereken noktalardan biri görsel sanatların içinde pornonun olup olmadığıdır. Ayrıca tartışmaların tezin konusu üzerinden yapılıyor olması yanlış. Mesele öğrencinin aldığı eğitim ile yaptığı tezin niteliği örtüşüyor mu? Tezin kalitesi ve içeriği nedir? Akademik olarak bir teze bakarken bunları değerlendirirsiniz, tezin konusunu değil.
        Prof.Dr.Nilüfer Narlı: Burada olaya nasıl yaklaşıldığı önemli. Tezin yapıldığı disiplin ile sosyoloji disiplini çok farklı. Ancak biz de birçok konuyla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Bunun içinde Türkiye’de porno izleme alışkanlığı ile de ilgili bir çalışma olabilir. Fakat tez içinde filmin çekilmiş olması ayrı bir konudur.
        Öğretim Görevlisi Yeşim Çaplı:Çok problematik bir konu. Erotik sinema içinde olsa bir türe girdiği söylenebilir. Ancak adını porno koyunca iş değişiyor. Yapılan çekimi görmediğimiz için ve medyanın direk “porno” demesinden dolayı porno türünde kabul ediyoruz. Bu yüzden de tepki oluştu. Ancak bu tez konusu bana “porno” olarak gelse izin vermezdim. Bir de olaya şöyle bakmak lazım. Son 1-2 aydır üniversitelerde öğrenci olayları var. Daha çok devlet üniversitelerinde sağ, sol olayları ve AK Parti hükümetine karşı eylemler üzerinden gençler kendilerini ifade etmeye çalışıyor. Özel bir üniversitede ise karşımıza bu tez olayı çıkıyor. Oradaki öğrenci akademiközgürlüğünün sınırını görmek için bunu deniyor. Ben bunları gençlerin kendi ifade özgürlüğü tanımlarını yeni bir jargon üzerinden tanımlamaya çalışmaları olarak görüyorum.
        Öğretim Görevlisi Cengiz Aktar: Benim için bu durumun cezai ehliyet konusu haline getirilmesi can sıkıcı.
        Yar.Doç.Dr.Murat Çetin: Öncelikle tezin içeriğinin ilgili disiplinle tutarlı olması gereklidir. Tez değerlendirirlirken bir akademisyen ahlaki ve hukuki boyutlardan çok tezin akademik olup olmadığıyla ilgilenir. Her türlü tartışma akademik özgürlük içindir. Her konunun tartışılacağı tek yer üniversitelerdir.
        Taraf gazetesi yazarı Ayhan Aktar'ın dediği gibi sade suya solculuktan başka bir şey değil...