27 Kasım 2010 Cumartesi

Orada bir kent var uzakta...

       Adı: Hasankeyf
       Anlamı: Korunmaya müsait
        
       Biz ne yapıyoruz?
       Koruyamıyoruz...

Hasankeyf! Güneydoğuda Dicle nehrinin kıyısında yaklaşık on bin yıllık geçmişiyle bugün de yaşamaya devam eden, çevresindeki üç yüzden fazla arkeolojik alanla geçmişten bugüne uzanan, ihtişamlı ve gizemli bir antik kent... Yekpare taş kitlenin oyulmasıyla oluşturulan, jeolojik yapısı itibarıyla mesken olarak kullanılan, Türk-İslam Tarihi ve Medeniyetinde önemli bir yeri olan bu antik kent tarihle doğanın barışık olduğu bir yer. Su kenarında kurulması dolayısıyla ticaretin merkezi haline gelen, tarihinin Urartulara kadar uzandığı tahmin edilen, kültürlerin kavşak noktasındaki kentin bana sorarsanız gizemli ve enterasan bir başka yanı da adının anlamı! Tarihçi Taylor'a göre Arap literetüründe Sebat ve Aghval yani yedi dar ve derin vadinin kenarlarından bir merkeze doğru uzanan mağaralardan oluştuğu için bu adı alan, 'Hısnıkeyfa' olarak anılan, 'Kaya Kale' diye tercüme edilen Hasankeyf'in adının nereden geldiği hakkındaki olasılıklar hayli fazla. Asurca 'Kipani' kelimesinden geldiği öne sürülen, Süryanice’de 'Kifa' denilen, Roma tarihinde'Kipas' veya 'Cepha' şeklinde ifade edilen, velhasılı her kavmin kendi dilinde farklı telaffuz edilen bu kelimenin anlamı:Korunmaya Müsait!... Enteresan olan da bu işte! Zira 1981 yılında Doğal Koruma Alanı ilan edilen Hasankeyf uzunca bir zamandır korunamama tehlikesiyle karşı karşıya. Temeli atılan Ilısu Barajı tamamlandığında Dicle Nehri ve kollarından oluşan 400 kilometrelik doğal nehir yatağı ile Hasankeyf başta olmak üzere vadiyle iç içe geçen ve evrensel değer taşıyan bir doğa ve kültür mirası yok olacak.  Gerçekten enteresan değil mi? Sanki binlerce yıl öncesinden öngörülmüş kente "Korunmaya Müsait" anlamına gelen bu isim verilirken! Gün gelip de korunamayacağı öngörülmüş ve sanki geçmişin insanları geleceğin insanlarına "Bu kent korunmaya müsait; korumanın yollarını bulun" demek istemişler ki bu beni hiç  şaşırtmaz çünkü bu büyülü kent topraklarında çok sayıda alim de yetiştirmiş... Örneğin şafii mezhebi alimlerinden fıkıh, şiir ve Arap edebiyatının önde gelen isimlerinden Ebu Lutf Haskifi; örneğin Boston Üniversitesinin eserini İngilizceye tercüme ettirdiği, İTÜ Teknoloji Enstitüsünün projelerini uluslararası sergilerde tanıttığı, sibernetik ve otokontrol biliminin kurucusu sayılan Ebul İz El Cezeri... ve başka önemli isimler. Batman'a 37 kilometre uzaklıkta bulunan Hasankeyf durup dururken insanın yolunun düşeceği bir yer değil ancak; mutlaka yolun düşürülüp görülmesi gereken bir yer... Tarihi köprüyü geçip de o binlerce yıllık kültürün, sayısız medeniyetin kokusunun sindiği mağaraların arasındaki vadiye vardığınızda birden bire o tılsımlı havayı solumaya başlıyorsunuz. Abbasilerin, Eyyubilerin, Osmanlıların ve daha nice milletlerin çıktığı basamaklardan kaleye doğru çıkarken gözünüz o uçsuz bucaksız topraklara kayıyor ve anlamı "korunmaya müsait"
olan bu antik kentin ne yapıp edip mutlaka korunması
gerektiğini beyninizle değil yüreğinizle düşünüyorsunuz.
Hasankeyf'i sadece
 fotoğraflardan görüp korunmasını
 istemek başka; insanın orayı kendi gözleriyle
görüp bunu yüreğinde
 hissetmesi bambaşka!
Bir fırsat yaratıp yolunuzu mutlaka düşürün Hasankeyf'e...