26 Haziran 2012 Salı

İpekyolu Strateji Yasası

Soğuk Savaş sonrası “İki Kutuplu Sistem”den sıyrılıp uluslararası sistemde tek süper güç olarak beliren ABD, bu statüsünün devamını sağlamak adına Avrasya’da ekonomik, siyasal ve askeri varlığını pekiştirme çabasına girmiş veçeşitli ulusal devletlerin sınırları içerisinde, özellikle kara gücünü konuşlandırmıştır. Bölgenin büyüklüğünün yanı sıra doğal kaynak rezervlerinin zenginliği ve bu zenginliğin dünya ile paylaşımında kavşak rolü üstlenmesi ise dünya ekonomi—politiğine yön vermesinin ana nedenidir.
ABD’nin Avrasya politikası için milat, Sovyetler Birliği’nin dağılması olarak göze çarpar. 1990ların ortalarından itibaren ABD’nin Orta Asya’daki yaşamsal çıkarlarının giderek farkına varmasıyla Amerikan ulusal güvenlik stratejilerinde bu bölgeye ayrılan yer de artmaya başlamıştır. Temmuz 1999'da ABD Kongresi’nden geçen “İpekyolu Strateji Yasası” ABD’nin Orta Asya ve Kafkasya’ya yönelik politikalarının ana hatlarını açıkça ortaya koymaktadır. İpekyolu Strateji Yasası’nın gerekçesini oluşturan bölümde 7 nokta ön plana çıkarılmaktaydı. Buna göre:
1-Bir zamanlar Orta Asya ve Güney Kafkasya’nın en önemli ekonomik hattı olan tarihi İpekyolu; Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’dan geçmekteydi;
2-İpekyolu üzerindeki halkların birbirine bağımlılığı ve karşılıklı işbirliği yoluyla eski ekonomik ilişkilerini tekrar tesis etmeleri, egemenliklerinin teminat altına alınması kadar demokratik ve pazar reformlarının başarısı için de önemliydi;
3-Orta Asya ve Güney Kafkasya ülkeleri arasında siyasi, ekonomik ve güvenlik ilişkilerinin güçlendirilmesi bölgenin istikrara kavuşmasına da hizmet edecekti;
4-Bölgede demokrasilerin ve serbest pazar ekonomilerinin gelişimi, uluslararası özel sektör yatırımcılarının bölgeye girişlerini teşvik edecekti;
5-Bölgedeki Müslüman ülkeler, ABD ile yakın ittifak kurmak isteyen ve İsrail’le yoğun ticari ve diplomatik ilişkiler içinde bulunan laik yönetimlere sahip bulunmaktaydı;
6-Bölgede, ABD’yi sorunlu Basra Körfezi’ne bağımlı olmaktan kurtaracak çok değerli enerji kaynakları bulunmaktaydı;
7-ABD dış politikası ve uluslararası yardımları bölge ülkelerinin ekonomik ve siyasal bağımsızlıklarının yanı sıra, demokrasi inşası, serbest pazar politikaları, insan hakları ve bölgesel ekonomik bütünleşme konularına da yoğunlaşmalıydı.
İpek Yolu Strateji Belgesi’nde, ABD’nin bölgeye yönelik politikasının ana unsurları ise söyle sayılmaktaydı:
-Bağımsızlığın, egemenliğin, demokratik yönetimlerin ve insan haklarına saygının desteklenmesi;
-Hoşgörü, çoğulculuk, diyalog ortamları ile ırkçılığa ve Yahudi düşmanlığına karsı mücadelenin desteklenmesi;
-Bölgesel ihtilafların çözülmesinde ve sınır ötesi ticareti zorlaştıran engellerin kaldırılmasında aktif   biçimde  yer alınması;
-Dostane ilişkilerin ve ekonomik işbirliğinin desteklenmesi;
-Pazar merkezli ilkelerin ve uygulamaların yayılmasının sağlanması;
-İletişim, ulaşım, eğitim, sağlık, enerji ve ticaret alanlarındaki altyapının gelişmesine katkı sağlanması;
-ABD kaynaklı ticari girişimlerin ve yatırımların desteklenmesi.
Görüldüğü gibi, İpekyolu Strateji Belgesi esas olarak ABD’nin ve Amerikalı girişimcilerin bölgedeki ekonomik ve ticari çıkarlarının sağlanmasını kolaylaştıracak bir eksen üzerine oturtulmuş, bu ana hat çevresinde ise demokratikleşmenin sağlanmasından insan haklarının desteklenmesine kadar, ABD’nin küreselleşme tanımına uyan diğer unsurlar serpiştirilmiştir.

Kaynak: Soner ÖZÇELİK/Akademik Analiz Dergisi