7 Haziran 2012 Perşembe

CHP devşiriliyor mu, çöküyor mu?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin eski Genel Başkan Yardımcısı, Bursa Milletvekili Onur Öymen birkaç ay önce Beyaz Tv'de yayınlanan 'Acı Kahve' programında Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP genel başkanlığına getirilişinin ABD destekli olduğunu ve bu konuyla ilgili iki rapor bulunduğunu söylemişti. Üstelik 2008 yılında  İsveç'te bulunan bir enstitüde hazırlanan bu raporlardan birinin, raporda imzası bulunan Svante E. Cornell tarafından 2009 yılı başlarında kendisine bırakıldığını da açıklamıştı.
Amerikan Derin Devleti'nin kontrolünde olduğu iddia edilen Johns Hopkins Üniversitesi'ne bağlı Amerikan-İsveç merkezli Silkroad Enstitüsü tarafından hazırlanan bu raporda yer alan senaryolara göre Deniz Baykal istifaya zorlanıyor ve onun yerine yolsuzluklar konusunda kamuoyunun dikkatini çeken Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan yapılıyordu ki nitekim bu öngörü bir süre sonra gerçekleşmişti. Ayrıca benzer ifadeler daha sonra tüm dünyada yankı uyandıran Wikileaks belgelerinde de bulunuyordu. Bütün bunlar ise ABD'nin o dönem CHP'nin başında bulunan
kadrodan rahatsız olduğunu ve değiştirmek istediğini gösteriyordu.
Onur Öymen'in adı geçen programda vurguladığına göre ABD benzer bir operasyonu 2.Dünya Savaşı'nın ardından Japonya'dakisosyalist partiye yapmış; Japon sosyalistlere baskı uygulayarak söylemlerini ve yönetimlerini değiştirmelerini istemişti. Sonuçta da Japon Parlamentosu'nda sosyalistlerin 146 olan milletvekili sayısı 6'ya düşmüştü.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP genel başkanı olmasından sonra geçen süreçte yaşananların ardından bugün gelinen noktada görünen o ki;  Onur Öymen'in açıkladığı raporda yazılanlar senaryo olmanın ötesine varıp gerçekleşmiş. CHP'nin temmuz ayında yapılacak kurultayı öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu ile ekibini eleştiren, partinin batma noktasına geldiğini söyleyen eski Parti Meclisi üyesi Berhan Şimşek'in dediği gibi CHP'de işlerin iyi gitmediğinin sadece CHP'nin kadroları değil, artık herkes farkında. Kılıçdaroğlu'nun ilk günlerinde coşkuya kapılan ve dinamizmini yitiren partinin bu rüzgarla iktidara bile taşınabileceğine inanan "sade seçmen" bile bugün bu senaryoların gerçekliğini; Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi ABD'nin isteği doğrultusunda devşirmek için bir bir planla partinin genel başkanlığına getirilip getirilmediğini tartışmaya başladı.
CHP'nin Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte büründüğü yeni yüzü,  geliştirdiği politikaları Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ABD'nin bir planı mı, Kılıçdaroğlu gerçekten bu planın bir parçası olarak partinin başına ABD tarafından mı getirildi henüz hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belli değil belki ama belli olan şu ki;CHP artık eski CHP'lilerin CHP'si değil. Ve hatta belki de Berhan Şimşek'in dediği "Bizi Atatürk bile kurtaramaz" çizgisine çoktan gelindi...