6 Temmuz 2012 Cuma

SELE AĞIT: Çarşamba'yı Sel Aldı...

Hikaye hazin.
Yıllar yıllar önce, Çarşamba ovasında, Yeşilırmak'a kavuşan Abdal deresi kıyısında kurulu köylerden birinde yoksul bir genç yaşarmış; adı Ahmet. Ve benzeri öykülerde olduğu gibi güzeller güzeli bir de genç kız;adı Melek. İkisi de birbirine sevdalı ve nişanlı. Bir de her öyküde olduğu gibi pusuya yatmış bekleyen ağaoğlu; adı Mehmet Ali...
Köyde sakin hayat devam eder, düğün için gün sayılırken Ahmet'in askerlik vakti gelmiş ve Ahmet vatanı beklemeye gitmiş, böylece ağaoğlu Mehmet Ali'ye de gün doğmuş. Önce Melek'e kalbini açmış, onu sevdiğini söylemiş ama gözü Ahmet'ten başkasını görmeyen Melek'ten karşılık bulamayınca da gözünün yaşına bakmadan tutup dağa kaldırmış.
Kötü haber tez elden Ahmet'e ulaşmış, Ahmet haberi alır almaz firar etmiş, soluğu köyünde almış. Silahını kuşanmış, atına atlamış, Canik dağlarını dolaşmaya, sevdiğini aramaya başlamış. Dağlar Ahmet'in "Meleekkk, Meleekkk" diye haykıran sesiyle yankılanmış ama Melek'ten ses seda çıkmamış. Sonra birden gökyüzü kararmış, şimşekler çakıp gök gürültüleri kopmuş, çıkan sesler Ahmet'in sesini bastırmış. Bir an sonra da gök yarılıp bütün suyunu ovaya boşaltmaya başlamış. Canik dağlarından çığ gibi büyüyerek gelen sel suları Yeşilırmak'ın kabarıp taşan sularına karışmış, Çarşamba ovası adeta bir göl olmuş. Sular ırmak kenarında ne var ne yoksa yutmuş, sanki tufan bu kez Çarşamba'da yaşanmış...
Saatler sonra gök hızını almış, yağmur durmuş, sular çekilmeye, Yeşilırmak yavaş yavaş yatağına uzanmaya başlamış.  Yaralarını sarmanın telaşına düşen halk Ahmet'le Melek'i bir an için akıllarından çıkarmış. Ta ki Abdal deresinin yeşilırmak'a döküldüğü noktaya gelinceye dek! Tam o noktaya gelince bakmışlar ki; bir kayanın üzerinde yan yana iki ceset... el ele tutuşmuş, sırt üstü uzanmış, öylece yatan iki ceset... Ahmet'le Melek!
Ahali bu kez kendi acısını unutup Ahmet'le Melek'e yanmaya, dualar edip ağıtlar yakmaya başlamış... ve bu hazin öykü yıllarca dilden dile dolaşmış...Gün gelmiş, o ağıtlar "Çarşamba'yı Sel Aldı" türküsünü doğurmuş...
Bu türkü de hazin öyküsü de bu yörede yaşayan herkesce bilinir, bilinir ama yine de ırmak yataklarına evler yapılır, hem de devlet eliyle... ve ardından ağıtlar yakılır, can yakan canlar yitirilir... ne uğruna, sormak gerek...