18 Şubat 2011 Cuma

Eisenhower Doktrini ve BOP

Vikipedi kaynaklı bilgiye göre kısa adı BOP olan "Büyük Ortadoğu Projesi" ya da tam resmi adıyla "Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müşterek bir Gelecek ve İlerleme için Ortaklık İnisiyatifi", Amerika Birleşik Devletleri 43. Başkanı Bush hükümeti tarafından "Büyük Ortadoğu" adıyla duyurulan, en batıda Fas'ın Atlantik kıyılarından, en doğuda Pakistan'ın kuzeyindeki Karakurum yaylalarına, Kuzeyde Türkiye'nin Karadeniz kıyılarından Güneyde Aden ve Yemen'e kadar uzanan bölgede, Müslüman ülkelere demokrasi ihracını ve bu ülkelerin pazarlarının açılmasını amaçladığı açıklanan politik bir kuram. Dünya kamuoyuna açıklanan hali ile ise Ortadoğu ve yakın çevresi coğrafyasında yer alan ülkelerde batılı anlamda demokrasinin sağlanması, terörizmin ortadan kaldırılması, ekonomik ilişkilerin arttırılması ve ekonomik işbirlikleri sağlanarak bölgenin istikrara kavuşturulmasıdır. Ancak örtülü yanıyla da 1920 de İngiltere tarafından çizilen sınırların yeniden gözden geçirilmesidir. ABD'ye göre yanlış çizilen sınırlar yüzünden bölgede terörizm ve istikrarsızlık oluyor ve bölge kaynakları yanlış ülkeler tarafından kullanılıyor. İşte bu noktada ABD , 1920'de İngiltere'nin yaptığı gibi bölgede "böl ve yönet taktiğini" uygulamaya çabalıyor ve bunun içinde İsrail'i kullanıyor. ABD yönetiminin bugüne değin resmi belgelere dayandırmadığı ancak; Türkiye'yi de yakından ilgilendiren bu projesi aslında ABD Kongresinin 1957’de kabul ettiği "Orta Doğu’da Barış ve İstikrarı Koruma" başlığını taşıyan ve Eisenhower Doktrini olarak anılan kararın bir anlamda bir versiyonu. 9 Mart 1957'de ABD kongresi tarafından kabul edilen Eisenhower Doktrini de temelde Ortadoğu ülkelerine askeri ve ekonomik yardım ayapmayı ve bölgeyi komünizmden korumayı amaçlıyordu. Türkiye'nin 22 mart 1957 günü katıldığını ve ayrıca doktrini bölgede gerçekleştirebilmek için hazır olduğunu açıkladığı bu doktrinin kabulünde iç siyasi havanın gerginleşmesine rağmen CHP Menderes hükümetine destek olmuştu.Doktrinin getirdiği tedbirlerin ilk uygulaması da 1958 yılındaki Lübnan ve Ürdün olayları sırasında gerçekleşmiş; Türkiye, ABD ve İngiltere’nin davranışlarını kayıtsız şartsız destekleyeceklerini bildirmişti.BOP'un temeli Eisenhower Doktrini ile atılmış gibi görünse de aslında ABD'nin BOP ile ilgili planları bundan da önceye, İngiliz siyâsetçi Churchill'in "bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir" sözüyle de çarpıcı bir şekilde ifade ettiği Ortadoğu petrollerinin Batıtarafından keşfedilmesine dayanır. 1870'li yıllarda  Dicle ve Fırat vadisinde zengin petrol yataklarının bulunması üzerine İngiltere ve Almanya bu petrolün peşine düştü. İlk olarak Almanya Deutsche Bank'ı devreye sokarak bölgede petrol arama ve çıkarma imtiyazını elde etti. 1901'de İran'dan toprakları üzerinde petrol arama hakkını 60 yıllık imtiyaz olarak ele geçirmesiyle İngilizler de bölgeye girmiş oldu. Amerika'nın bu bölgedeki petrole olan ilgisi ise Rusya'nın üretici olarak dünya piyasasında ciddi bir rakip olarak ortaya çıkması ve bu sahaların ABD sahalarından daha verimli olmasıyla olmuştur. 1.Dünya Savaşı Amerika'daki yerli petrol yataklarının tükeneceği korkusunu doğurunca da ABD İngiliz şirketleriyle birlikte gözünü Ortadoğu'ya dikti. Ve böylece Büyük Ortadoğu Projesi'nin temeli bir anlamda atılmış oldu.