3 Haziran 2013 Pazartesi

Çapulcu değiliz Sayın Başbakan

Çapulcu: Başkasının malını alan, yağma, talan eden kimse, talancı, yağmacı. (Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, sayfa:395)
xxxx
Bugüne kadar kimsenin malını yağmalayıp talan etmedim; dahası, makbul bir tabirle kursağımdan haram lokma geçmedi çok şükür. Yani çapulcu değilim. Bugün, 16.30'da Samsun Öğretmenevi'nin önünden başlayan yürüyüş için toplanan kalabalıkta sohpet ettiğim, dün Atakum'daki yürüyüşte gözaltına alındığı için bugün aynı yere gidip gitmeme tereddütü yaşayan 17 yaşındaki lise öğrencisi genç kıza baktım. Uzun saçları, uzun boyu, beyaz teniyle su gibiydi. Herhangi birinin malını yağmalamış olamazdı. Yani çapulcu değildi. Çiftlik Caddesi'nde bir apartmanın balkonundan elindeki bayrağı, yüreğindeki heyecanıyla yürüyüşe katılan yaşlı bir hanımefendiye takıldı gözüm. Çapulcu olması söz konusu bile edilemezdi. Şehrimde yapılan çok sayıda yürüyüşü sessiz, tepkisiz izleyen ama dün, bugün dükkanlarının dışına çıkan, el sallayan, alaycı değil yürekten gülüşüyle destek veren esnafımıza çapulcu demeye ise dilim varmaz...
Fotoğrafı büyütelim...
Taksim Gezi Parkı'ndan başlayıp dalga dalga tüm Türkiye'ye yayılan direnişe katılan, hiçbir siyasi bayrağın, simgenin altında toplanmayan, hatta birbirini tanımayan bütün bu insanlar, yaralanan insanları tedavi etmeye koşan doktorlar, tıp öğrencileri, gözaltına alınanlara/alınacak olanlara hukuki destek vermek için sosyal medyada telefon numaraları dağıtan avukatlar... "her yer Taksim her yer direniş" diyen, sadece bunu dediği için yaralanan insanlara kapılarını açan otel sahipleri, lokanta sahipleri, ev sahipleri... isyanını duygu yüklü cümlelerle mektuplara döken sanatçılar... vatandaşın eylemini sağduyu çağrısıyla destekleyen milletvekilleri, hukukçular, oda başkanları, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri... pencere kenarlarına su, süt, limon koyan yurttaşlar, yemek dağıtan vatandaşlar, eylem yaptığı parkı temizleyen eylemciler... hiçbirine ama hiçbirine çapulcu denilemez...
Hele parkta bezi değişen bebek misali minik adımlarıyla annesine yetişmeye çalışan önümdeki iki küçük çocuğa hiç mi hiç denilemez...
Biz çapulcu değiliz Sayın Başbakan, çapulcu değiliz.
Biz halkız...
Ülkesinin nereye gittiğini bilemeyen, geleceğini göremeyen, Suriye'de ne olduğunu, Reyhanlı'yı kimin yaptığını bilemeyen, sivil-asker herkesin zindanlara atılmasının gerekçesini çözemeyen, kendisini, ülkesini tehdit altında hisseden, karamsarlıkla dolu bir halkız...
Bu direniş Taksim'deki üç ağaçla başladı ama yıllardır Türkiye'nin halının altına süpürülmüş problemlerine olan isyanı ortaya çıkardı. Size oy verse de vermese de 'yurttaş' kimliğinin dışındaki bütün kimliklerini bırakarak sadece vatan sevgisiyle bir araya gelen ve Taksim Gezi Parkı'nda kesilen ağaçlarla artık sabrı taşan halkız biz Sayın Başbakan, çapulcu değiliz...
http://www.samsunhaberhatti.com/